İ.Y. ile 3 Mart 2022 Perşembe günü Şarkışla’da Abi’nin Yeri olarak bilinen kahvehanede saat 13.30 civarında yapılan görüşmenin özeti.
Kişi bilgileri:
66 yaşında (1956 doğumlu). Adliye’den emekli (mesleğe Zabıt Katibi olarak başlamış). Olayın olduğu 1971 yılında yaklaşık 14-15 yaşında. Babasının işyeri olan Belediye Oteli’nde gece geç vakitlere kadar zaman geçiriyor. Sık sık dışarıya çıkıp geziyor.
Kendi gözüyle gördükleri:
Deniz Gezmiş ve Yusuf Aslan’ı yakından görmüş. Giyimlerini tarif ediyor. Mülkiyeti Şarkışla Belediyesi’ne ait olan ve babası tarafından işletilen ana cadde üzerindeki Belediye Otel’inden çıkarak ilerideki benzinliğe gidiyor. Gece vakti hava karanlıktı diyor ama saati tam olarak hatırlayamıyor. Ermeni kökenli Nuri adlı kişi tarafından işletilen benzinlik iki katlı ahşap bir bina. Günümüzde çarşı içindeki Sebat Market’in yerinde. İkinci katta Nuri kendisi oturuyor. Giyimine kuşamına dikkat eden, fötr şapka takan iri yapılı birisi. İ.Y. benzinliğe girdiğinde bir motosikletin bir pikaba yüklenmekte olduğunu görüyor. Deniz Gezmiş olduğunu o anda bilmediği kişinin uzun boylu oluşu ve montu dikkatini çekiyor. Motosikletin önü araca yüklenmiş arkadan kaldırarak tamamını yerleştirmeye çalıştıklarını söylüyor. Motosikleti taşıyacak aracın Dursun Arı, Emrullah Arı veya Kazım Demirezen’den birine ait olduğunu çünkü bu üç kişinin sürekli benzinliğin yakınlarında müşteri beklediklerini anlattı. Motosikletin markasını Jawa olarak anımsıyor ve çamurlukları beyaz boyalıydı diyor. Kendisi daha sonra çıkarak biraz dolaşıp otele geri dönmüş. Kendisi ayrıldıktan sonra ne olup bittiğini bilmiyor ama otele girdikten bir süre sonra silah sesleri duyarak kapıya çıkıyor. İçerdeki odalardan birin dinlenmekte olan babası gelerek kendisini içeriye çekiyor ama yine de izlemeye devam ediyorlar. Yolun karşı tarafında, muhtemelen askeri bir jip olan bir aracın altına yatmış olan Uzatmalı (Uzman) Çavuş Hamit silahını çekmiş ateş ederek Yusuf Aslan’ı vurmuş. Hamit adlı Uzman Çavuş’u iyi tanıdığını ve çok net olarak hatırladığını belirtiyor. Uzman Çavuş Hamit’in Alkol müptelası olduğunu, çok fazla içki içip gözleri kanlanmış bir halde Şarkışla sokaklarında ellerini arkasında kavuşturarak özellikle akşamları sürekli volta attığını belirtiyor. Ağıtta bahsi geçen “uzatmalı” tabiri onun için kullanılmıştır dedi. Deniz Gezmiş’in kaçarak hükümet konağının tel örgülerden atlayıp, kaymakamlık ve garnizon binalarının hemen arkasındaki o zamanlar zemini ıslak bir fidanlık olan bir alanın içine doğru gittiğini ve gözden kaybolduğunu anlattı. Benzinliğe ve kendi otellerine çok yakın bir kahvehanede en yüz kişi olduğunu, Deniz Gezmiş’in bu kahvehaneyi görmemiş olmasının mümkün olmadığını, eğer oraya ateş açsaydı onlarca kişinin öleceğini, bu kargaşada belki de kaçıp kurtulabileceğini anlattı. Ama hep havaya sıktı diyor. (kendisinin Deniz Gezmiş ile aynı veya yakın bir siyasi görüşten olmadığını, o yüzden onu övmek için değil tamamen öyle olduğunu düşündüğü için söylediğini ifade etti.) Bekçi Salih polis olmayı kendisi istiyormuş. Kendisi bana söyledi diyor.
Olaylar bittikten iki veya üç gün sonra kendisinin Gemerek tarafında bir işi olduğunu ve cemsenin (askeri araç) konvoyunun Gemerek Tatılı yol ayrımına kadar uzandığını gözüyle gördüğünü anlattı. Konvoyun Deniz Gezmiş’in nakli ile alakalı olduğunu tahmin ettiğini söyledi. Bahsedilen mesafe yaklaşık 13-14 kilometre kadardır.
Birkaç hafta sonra eniştesi (halasının kocası) olan Hamamcı Ali’nin işlettiği hamama gittiğini orada tesadüfen kaçırılan Astsubay İbrahim Fırıncı’yı gördüğünü anlattı. Astsubay çizgili pijamaları ile kaçırıldığını, Deniz Gezmiş’in kendisinin giyinmesine izin vermediğini anlatmış hatta hamamdan çıkarken dinlenme esnasında üzerine aynı pijamaları giymiş. Emekliliği yaklaşmış, sakin, babacan tavırlı bir insandı diyor.
Astsubay’ın hamamda bizzat ağzından duydukları ise şu şekilde:
Aracın aküsünün bozuk olduğunu birkaç haftadır çalışmadığını, yerinden kımıldamadığı için de toprak içinde öylece durduğunu ve bunu da deniz Gezmiş’e söylediğini anlatmış. Bunu yalan olsun diye söylememiş araç gerçekten bozukmuş. Deniz Gezmiş inanmamış. Anahtarı takıp kontağı çevirdiğinde aracın tek seferde çalışacağı tutmuş. O hengamenin arasında mahcup olarak “ben askerim yalan söylemem” demiş. Deniz Gezmiş Tomson’u aşağıdan astsubaya doğrultarak “ben artık idamlığım, sen ölsen de, yaşasan da idamlık biriyim, o yüzden yanlış bir şey yapma, canından olma boş yere” demiş. Başçavuşu aracın içinde gören askerler, kaçırıldığına dair hiçbir şüphe duymadıklarından selam vererek arabayı durdurmadıkları için Şarkışla’dan çıkabilmişler. Yol boyunca elini yaraladığı karısı için üzüldüğünü söylemiş. Cebindeki 500 lirayı karısının elini tedavi ettirmesi için vermiş. Gemerek’te çevirmeyi görünce bir tarlaya yönelmişler. Tarla çamur olduğu için inmişler. Deniz Gezmiş kendisini vuramasınlar diye astsubayı sırtına alarak tarlayı geçmişler.
Başkalarından duydukları:
Şarkışla’ya yaklaşırken benzinleri bitmiş. Motosikleti itmişler. Çevre köylerden lisede okumaya gelen öğrencilerin kiraladığı bir ev Şarkışla Dörtyol girişinde yol üzerindeymiş. Bu evdeki gençler kendilerini görüp yardım etmek istemişler. Karayolu şubesinden benzin istemişler ama dışarıya satamıyoruz demişler. Bunun üzerine gençler “siz oturun biz benzini getirelim ilçeden, siz çay için” demişler ama onlar kabul etmemiş. Emrullah Arı’ya (veya diğer iki şoförden birine) ait olan pikabı kiralarken Bünyan’a gitmek için anlaştıklarını ve 500 liraya pazarlık ettiklerini sonradan başkalarından öğrendim dedi. Benzinlikten kendileri ayrıldıktan sonra 50-100 metre kadar ilerde hükümet binasının önünde Bekçi Salih bunlardan şüphelenerek karakola davet etmiş. Bahane üretip, yola gideceklerini, aceleleri olduğunu söyleyerek gelmek istemediklerini görünce zorlamaya kalkmış. Bunun üzerine montlarını açarak iki yanlarına sarkmış olarak duran Tomson (doğrusu Thompson) marka tüfeklerini çekip havaya ateş açmışlar. Ayrıca her ikisinde de Takarof marka tabanca varmış. Yusuf Aslan Takarof marka tabancasını vurulunca düşürmüş. Olay yerinde sonradan gelen Bekçi Sefer ise bu tabancayı alarak beline takmış. Daha sonra kimsenin farketmediğini anlayınca tabancayı emniyete bir hafta boyunca teslim etmemiş. Yusuf Aslan ifadesinde bu tabancayı söyleyince durum anlaşılmış ve tabancayı alarak Bekçi Sefer hakkında soruşturma açılarak ceza verilmiş. Hatta bir süre tutuklanmış. (İ.Y. yıllar sonra Bekçi Sefer’e olayı sorunca doğru olduğunu söylemiş.) Uzatmalı Çavuş Hamit’in tayini çıkıp gittikten yıllar sonra başka bir şehirde tamamen farklı bir olay nedeniyle öldürülmüş olduğunu duyduklarını ama kesin olarak doğruluğunu bilemediğini söyledi. Vurulmuş olan Yusuf Aslan kendisinin hareket edemeyeceğini anlayınca “sen başının çaresine bak” diye bağırmış. Deniz Gezmiş eve girmeye çalışırken kadın tanımadığı bir sese kapıyı açmak istemeyince “ben garnizon komutanıyım kapıyı aç demiş”. Ama kadın araladığı kapıdan bakınca, garnizon komutanı olmadığını görmüş ve kapıyı geri örtmüş. Bunun üzerine deniz Gezmiş kapıya Tomson’u dayamış. Astsubay’ın küçük bir kızı varmış, çevirmeli telefonda kısa olduğu için numarayı bildiğinden dolayı garnizonu arar bazı günler babası konuşmak ister, santrale babasının adını söylermiş. Annesi eli yaralı şok halinde yere çökmüş bir durumda beklerken kız telefonu alarak santrale ulaşmış ve babasının kaçırıldığını söylemiş. İ.Y. on yıllar sonra bu evin karşısındaki başka bir evde birkaç ay kirada kalmış. Eskiden astsubayın kirada oturduğu bu evde yeni bir kiracı olan komşusu ona kurşun izlerinin durduğunu söylemiş.
Ek bilgi:
Deniz Gezmiş, Şarkışla'da tek başına kaçarken bir evin önünde Ankara plakalı (06 AH 827, model: 1953) bir araç görür ve bu araca el koymak (büyük olasılıkla aracın askeri olmasından faydalanarak kaçışını kolaylaştırabilmek için) eve girmek ister, kadın zorla içeriye girmek isteyen kişiye kapıyı açmayınca Deniz Gezmiş kapının kilidine ateş eder. Silahtan çıkan mermi kadının serçe parmağına isabet eder ve eli yaralanır. İçeri girerek banyodan çıkmakta olan kocasını rehin alır ve kadına kocasına zarar vermeyeceğine dair söz verir. Sonra yola çıkarlar. Astsubayın banyodan çıktığına dair bilgi kesin değildir. Ama üzerine giymesine izin vermediği için pijama ile araca binmiştir, edinilen bilgiler bu yöndedir.
Doğrulayıcı bilgi: Bu evin o dönemki hükümet konağı yakınlarında (muhtemelen arka tarafında) iki katlı bir ev olduğu öğrenildi. Evin üst katında sevilen, saygı duyulan bir insan olan öğretmen Vecihi Subaşı oturmaktaymış (anlatılan olayda kendisiyle her hangi bir etkileşim yok). Alt katta ise sözü edilen astsubay oturmakta. Kapının önünde o anda askeri araç durduğu doğru. Kapıya ateş edildiği ve kadının yaralandığı doğrulanmış. (Başka birisi ise ev sahibinin tren istasyonunda şef olan Ömer Darbazoğlu olduğunu ama evini kiraya verdiğini söyledi. Yine olayda bu kişi ile etkileşim yok) Bindikleri askeri aracın jip olduğunu söyleyenler var ama Anadol marka (veya ona benzeyen pikap tarzı bir araç) olduğu da anlatılanlar arasında.
Evin konumu
O dönemki hükümet konağına göre:
Ana caddeyi karşıya alacak şekilde hükümet konağının sağ tarafında kalan ve hemen yanındaki (günümüzde kaldırılmış olan) garnizon komutanlığının çevrili arazisinin arkasındaki boş arsadan sonraki iki katlı ev. o zamanlar pancar kooperatifinin arsası yakınlarında. O dönemler evden sonrasının fidanlık olduğunu hatırlayanlar var. Zemini sulu bir alan olduğu için oralarda ev inşa edilmeyeceği yönünde genel bir kanaat varmış (günümüzde tam tersi bir durum söz konusu, her taraf evlerle dolu).
Günümüzde hükümet konağına göre:
Garnizon arazisi kaymakamlık bahçesine katılmış ve hükümet konağı arkaya sağa doğru kaydırılmış ve yeni bina çok daha geniş inşa edilmiştir. bu nedenle bahsedilen ev hükümet konağının hemen arka sağ tarafında ve neredeyse tam bitişiğindedir. Arada bir iki metre kadar boşluk vardır.
Derleyen: Öğr.Gör. Deniz Karakurt
© Kaynak belirtmeden alıntı yapılamaz.