Söylencelerden oluşan düşler dünyası (belki de biraz yanlış bir tabirle kestirme bir yoldan kısaca "mitoloji" dediğimiz olgu) yaşayan bir varlıktır. Toplumların ortak bilincinde günümüzde de üretilmektedir, sadece geçmişe ait değildir. Mit (myth) üretme insanın psikolojisinde vardır, hatta belki de doğal bir ihtiyaçtır. İçinde bulunulan, yaşanılan dönemin koşullarına göre değişimini ve dönüşümünü gerçekleştirir. Bunun içerisine folklor unsurlarını da dahil edebiliriz. O yüzden Richard Dorson tarafından türetilmiş olan Fakelore (sahte folklor) gibi bir ayrım ne derece gerçekçi bir yaklaşımdır, bunun üzerinde iyi düşünülmelidir. Bu yaklaşıma dayalı bir bakış açısının doğru olup olmadığı tartışılmalıdır. Veya hangi düzeylerde haklılık payı vardır? Buradaki niyetlerin anlaşılmaya çalışılması elbette ki önemlidir. Hatta doğruyu ve yanlışı ayırma çabası da değerlidir. Sınıflandırma ve dışsal müdahaleleri tespit etme hatta bunları akademik yöntemlerle ayıklama girişimleri de anlaşılır ve kimi durumlarda ise gereklidir. Fakat bütün bunlara karşın mit (myth) oluşturucuların değişen koşullara göre amacı ve yöntemi farklı olsa da bunları benimseme kararını verecek olan nihayetinde toplumdur. Ayrıca bu mitolojik üretim yapan kişilerin düş güçlerinin mutlaka beslendiği kaynaklar vardır. Değişik gerekçelerle örneğin ticari bir amaçla bile olsa ortaya çıkarılan bu düşsel ürünler bazı kaynaklardan beslenmiştir. Düş gücü bütünüyle bağımsız olarak ortaya çıkabilen bir olgu değildir. Toplum o kaynaklarla uyumlu görmediği takdirde zaten bunları benimsemeyecektir. Ancak kişisel görüşüm, doğru yöntem Bahaddin Ögel'in zaman zaman vurguladığı üzere mitolojinin en ilkel dönemlerine ulaşmaya çalışıp kökenlerini bulmak için uğraşmaktır. Örneğin bir arketipin belirlenmesi başarılabildiği takdirde karşılaştırma yapabilmek için ortalama olarak bir değişmez öğe elde edilir. Böylece hangi düzeylerde sapma oluştuğu ölçülebilir. Fakat bunları açık bir biçimde başarabilmek çoğunlukla mümkün değildir. Özetle belirli bir düzeyde esnek bir alan vardır. Dolayısıyla mitolojinin ve folklorun geleceğe dönük yönünün varlığı da yadsınamaz.

Bu nedenle sahte ve gerçek gibi ölçütler belki tarih bilimi için daha keskin çizgilere sahip olmakla birlikte yapay ve doğal gibi sınıflandırmalarla mitoloji ve folklor için böylesi ayrımları yapmanın o kadar da kolay olduğunu söyleyemeyiz. Kimbilir, daha ileri bir gelecekten geçmişe doğru bakıldığında, bugün yeni oluşan mitolojik unsurlar veri sayılacak düzeyde kabul görecektir belki de.

Ancak böylesi bir ayrımın kesinlikle yerinde ve gerekli olduğu alan akademik çalışmalar ve kültürel araştırmalardır. Mitoloji ve folklor konularında gerçeğe sadakat bilimsel yöntem açısından önemli olup nelerin sonradan türetildiğinin anlaşılmaya çalışılması bu konulardaki düşünsel üretimin nasıl ve hangi güdülerle yapıldığının ortaya çıkarılmasına da katkı sağlayacaktır. Çünkü halk kültürüne ait unsurların tamamı tarihin bir yerlerinde insanlar tarafından üretilmişlerdir.