Derleyen / Yazan: Deniz Karakurt
Verilen bilgilerin büyük çoğunluğu yöre halkından edinilmiştir. Yapılan görüşmelerde aşırı hatalı bulunan yaklaşımlara yer verilmemiştir. Yine de kayda değer bulunmuş olan açıklamaların bazılarının kısmen de olsa halk etimolojisi (benzetme yoluyla sözcüğe açıklama türetme) olarak kabul edilmesi gerektiği, bazılarının ise tarihsel bulguların olmayışı nedeniyle bir rivayetten öteye gidemeyeceği gözden kaçırılmamalıdır. Buna karşın köy ahalisinin geçmişten geleceğe doğru aktarılan gerçek bilgilere sahip olabildiği de yadsınamaz bir gerçekliktir. O kadar ki kimi zaman tarihsel kayıtlara girmemiş veriler elde edilebilmektedir. Elbette ki üzerinden ne kadar çok zaman geçmişse o kadar bulanık hale gelmektedir bu bilgiler, önemli ayrıntılar yitmektedir.
Adahisar: Köy adını yan tarafında bulunan ve kale diye isimlendirilen bir tepeden almıştır. Bu tepenin yüksekliği yaklaşık olarak 300 metre civarındadır, Porsuk çayı tepeyi bir yarımada gibi çevrelemektedir.
Ahurözü / Ahırözü: Eski dönemlerde bu alanda yapılan at yetiştiriciliğinin Ahur / Ahır sözcüğünün köye ad olarak verilmesine neden olduğu düşünülmektedir. Çok geniş bozkır nitelilikli araziye sahip olan köyde safkan at cinsleri yetişirmiş. Osmanlı ve Selçuklu devletleri için at yetiştiriciliği yapan seyisler çıkmış olduğu da söylenmekte. Ancak günümüzde bu özelliğini kaybetmiştir. (Not: Ahırözü köyüne yakın denebilecek bir mesafede yine Mihalıççık ilçesine bağlı olan Ahur / Ahır köyünün adı için de benzer bir açıklama yapılmakta.) Köyün eski zamanlarda duvarlarla çevrili olduğu ve iki tane kapısının olduğu anlatılıyor. Günümüzde bu kapıların olduğu yerler Yukarıkapı ve Aşağıkapı olarak adlandırılmaktadır. Ve halen bu surların kalıntılarına köyün içerisinde rastlanabildiği söyleniyor. Köy çevresindeki mevkilerde hangi dönemlere ait olduğu bilinmeyen oyma mağaralar bulunmaktadır.
Akçaören: Eskiden köyde çok fazla nüfus bulunduğundan dolayı diğer köylere göre daha fazla vergi verirlermiş, bu nedenle adı Akçaveren konulmuştur. Fakat bu isim zamanla değişmiş ve Akçaören durumuna gelmiştir. Not: Akçaviran / Akçaveren dönüşümü daha mantıklı görünmektedir. Yakınlardaki bir ören yeri ile alakalı olması muhtemeldir. Sonu -viran olarak biten köy adlarının çoğu daha sonradan -ören olarak değiştirilmiştir.
Aydınlar: Eski adı Ahışıh (Ahişeyh) olup bu adı köyde bulunan erenden almaktadır. Köyde her sene Yağmur Duası ve Hacat Bayramı yapılır. Yağmur Duası töreni her sene mayısın son haftası Pazar günü gerçekleştirilir.
Belen: Ormanda geçit veren yer veya orman girişi demektir. Köyün yöredeki adı Cilbirt (veya Cilbird) olarak bilinir. Günümüzde bile Belen-Cilbirt olarak bahsedilir. İkinci sözcük olan Cilbirt için başka yörelerde meşe odunu veya çalı (funda) anlamlarına rastlanmıştır. Fakat kökeni netleştirilememiştir.
Beyköy: İnderesi, Değirmenderesi ve Küprüderesi isimli akarsuların çevresinde çeşitli kayalar oyularak yapılmış mağaralar bulunmaktadır. Buralarda eski çağlarda soylu kişilerin (beylerin) yaşadığına inanılmaktadır.
Çalçı: Çal sözcüğünün kireçli toprak, fundalık arazi, çakıl yığını gibi anlamları bu isimle uyumlu görünmektedir. Köyün eski adının Talça olduğu bilgisi verilmiştir. Kadıören mevkisinde küçük bir tapınak olduğu düşünülen yapı kalıntısı vardır. Ayrıca Yeldeğirmeni ve Dombaz mevkilerinde iki höyük tespit edilmiştir. Yeldeğirmeni Höyük 50 m çapında 2 metre yüksekliğindedir.
Çalkaya: Köyün eski adı Ermelek'tir. Yeni adını köyün karşısında bulunan büyük kayadan almıştır. Köyde 1200 yılında Selçuklular tarafından yapılan tarihi bir cami bulunmaktadır.
Dağcı: Köyün adı, etrafında bulunan Sündiken Dağları'yla ilgili değildir. Bu adın Osmanlı ordusuna at yetiştirdiği için verilmiş olduğu söyleniyor. Atların kalçalarına ordu adına kızgın demirle dağ yapılarak işaretlenmesi nedeniyle köyün ismi "dağcı köy" (dağ yapan köy anlamında) kalmıştır. Köyün Osmanlı döneminde verilmiş tapulu yaylak ve kışlak arazilari mevcuttur. Bunun bir kısmı halen Beylikova (Beylikahır) ilçesinde Beylikçayırı mevkisinde bulunmaktadır. Süt sağımı şenlikleri (Kuşluk Gelini oyunu ile birlikte) yapılır. Köyün kuzeyinde, dağın zirvesinde Firigler'den kalma tarihi "Kurt Kalesi" bulunmaktadır.
Diközü: Eski adı Dinözü olarak geçer. Aslında Diňözü/Dingözü/Dinközü dönüşümü ile değerlendirilmesi gereken bir isimdir. Bu bağlamda buğday kırmakta kullanılan Dink taşı ile bağlantısı dikkate alınmalıdır.
Dinek: Köy bu adı geçmişte bir konaklama yeri olduğu için almıştır. Geçmişte yöreden ilçeye ulaşmak için yola çıkanlar ve daha uzaktan gelip geçenler geceyi burada geçirirlermiş. Not: Dinmek ve dinlenmek fiilleri ile bağlantısı açıklamaya uyumludur.
Dümrek: Kelime anlamı dağ yamacı, dağ eteğidir. Köyün kurulduğu bölge de Sivrihisar ve Mihalıçcık sınırında yer alan dağlık bölgenin etekleridir. Not: Sözcüğün dağ yamacı ve dağ eteği manasına dair yazılı kayıtlarda bir sonuç elde edilememiştir.
Gözeler: Obruk köyünün Çemişler (Obruk Şemsiler mezrası) bağımsız köy olduğunda köyde bulunan iki adet su gözesinden dolayı Gözeler adını almıştır. Yukarı Obruk adıyla da bilinir. Şemsiler ve Minnetler adlı iki mezrası vardır. Not: Bu mezralar başlarına Obruk sözcüğü getirilerek de söylenir.
Gürleyik: Köyün adı Gürleyik Çayı'ndan gelir. Akarsuyun gürleyerek akması dolayısıyla bu adın verildiği düşünülmektedir. Düğünlerde gelin, eve girerken damat tüfek atar. Gelinin çeyizini getiren "çeyizci" diye adlandırılan akrabası Gürleyik Çayı'na atılır, ıslanan elbiselerinin yerine yenileri hediye edilir. Ayrıca ilk kez 2008'de yapılan Gürleyik Çayı Şenliği her yıl kutlanmaktadır. Köyde 150 yıla yakın bir geçmişe sahip Hacı Halit Ağa Konağı bulunmaktadır. Not: Sözcüğün “şelale” anlamı da bulunmaktadır.
İkizafer: Asıl adının İkikilise olduğu söylenir. Köy yakınlarında iki kaya kilisesi kalıntısı olduğu bulunmaktadır. Bir rivayete göre kaçak olarak yaşayan bir aziz burada inzivaya çekilmiştir. Köyün adı sonradan İkirse olarak değiştirilmiştir.
Karaçam: Köyün adı güneyinde bulunan karaçam ormanından gelmektedir. Bozkırın ortasında kalan son karaçam ormanı olma özelliğindedir.
Karageyikli: Bir oduncunun dağdan kestiği odunları kara bir geyikle taşıdığı rivayet edilir. Kurban bayramında köyün erkek çocukları evleri tek tek gezip sivri değneklerle et toplarlar.
Kavakköy: Köyde çok kavak ağacı olduğu için bu isim konulmuştur. Bir başka rivayete göre de köyün kurulduğu dönemde köyde çok büyük bir kavak ağacı varmış bu nedenle köy de bu şekilde anılır olmuş.
Korucu: Köy ahalisinin Sündiken ormanlarını korudukları için verilmiş bir ad olduğu söylenmektedir. Yakınlarda eski dönemlerden kalma tarihi taştan bir kale vardır. Karşısında da Vakıf Tekkesi denilen bir yer bulunur, alt kısmında ise ceylan pınarı vardır. Köyün doğu tarafında Dede Ardıçları denilen toplu bir ardıç kümesi vardır. Bu ardıçların yaşı ve tarihi bilinmemektedir.
Lütfiye: Boşnak köyüdür. Yemekleri arasında Boşnak Böreği meşhurdur. Köyün adının kökenine dair bir bilgi yoktur. Her ne kadar dişil bir sözcük gibi görünse de sonu -ye ile biten köy isimlerinde yer bildirme amaçlı olarak erkek isimlerinde bu ekin kullanılması rastlanan bir durumdur.
Mahmuthisar: Rivayete göre eskiden bu yöreye göç eden üç Türkmen’den biri olan Mahmut Bey buraya yerleşmiştir. Tepede bulunan hisarı kendine yer edinmiştir. Köyde Kurtuluş Savaşı öncesi yaşadığı bilinen Ahmet Dede adlı mübarek bir insanın çobanlık yaptığı ve bu yüzden en yakın köylerde dahi, hayvanlarda şap hastalığı görülürken Mahmuthisar köyündeki hayvanlara böyle bir hastalık bulaşmadığı anlatılır. Türbesi köyün Erenler mevkisinde bulunmaktadır.
Narlı: Rivayetlerde Narlı isminin daha eski tarihlerde Rumların yaşadığı bir bölge olduğu anlatılır ve onlara ait Nar bahçelerinin olduğunu söylerler. Fakat köyün iklimi nar yetiştirmeye uygun değildir. Bir rivayete göre ise köyün mezarlığında bulunan yatır Hakkı Baba’nın namı Narlı Dede (ateşçi dede) imiş. Ateşi eliyle tutabiliyormuş.
Obruk: Türkmenlerden Obruk Aşireti adlı bir topluluğun var olduğu ve onunla bağlantılı üç sülale tarafından kurulduğu bilgisi verildi. Şemsiler, Himmetler ve Nalınlar olarak bilinen üç Türkmen obası köyün ilk ahalisiymiş. Çemişler (Şemsiler) mezrası ayrılarak Gözeler köyü kurulmuş. Not: Gözeler köyü Yukarı Obruk, asıl Obruk köyü ise Aşağı Obruk olarak da bilinir.
Sarayköy: Köyde 2 tane büyük saray kalıntısı vardır. İsimlerinin buradan gelmiş olması mümkündür.
Sazak: Dere kenarlarında çamur birikintisi, sazlık alan, üzeri yeşil otlarla kaplı balçıklı toprak demektir. Köyün yakınlarında Sazak Çayı akmaktadır.
Tatarcık: İsminin nereden geldiği bilinmemektedir, köyde Tatar kökenli hiç aile bulunmamaktadır. Tatarcık köyünün halkı Manavlardır.
Üçbaşlı: Köy üç tepe arasına kurulmuş, etrafından Değirmendere, Aşirli ve Acısu adlarında üç dere akmaktadır. Bu nedenle "Üçbaşlı" ismini almıştır. 1975 yılında komşu köy Haliloğlan'da meydana gelen heyelan sonucu bu köy Üçbaşlı'ya yerleştirilmiştir. Köyün kuzeybatı tarafında sıcak su kaynağı bulunmaktadır. Suyunun deri hastalıklarına ve romatizmaya iyi geldiği söylenmektedir.
Yalımkaya: Köyün eski adı Domya'dır. Adını yakınlardaki kayalık bir alandan almaktadır. 6 mezrası vardır, bunlardan ikisi Büyüksasa ve Küçüksasa adlarını taşımaktadır. Köy çevresinde büyük mağaralar bulunmaktadır.
Yarıkçı: Köyün adı Ilıcalar olarak değiştirilmiştir. Ilıcalar adı yakındaki termal su kaynakları nedeniyle verilmiştir. Ancak resmi kayıtlarda günümüzde yine Yarıkçı adı kullanılmaktadır. Yörede çok sayıda sıcak su kaynağı bulunmaktadır. Köy çevresinde tarihi hamam kalıntılarına da rastlanır. Yarıkçı Kaplıcası ilçe merkezinin güneydoğusunda, Yarıkçı köyünün doğusunda, Hamam Dağı'nın eteğinde ve Hamam Deresi’nin yanındadır. Kaplıcada sıcak ve soğuk su hamamları vardır. Sular havuzların dibinden kaynayarak çıkar. Köyde geyik boynuzundan süs eşyaları yapan sanatkar kişiler vardır.
Derleyen / Yazan: Deniz Karakurt


