Derleme Tutanağı
Kaynak Kişi: Soner Gültekin (Yeniyapan köyü - Kaman / Kırşehir)
Derlemeci: Deniz Karakurt
Soru: Köyünüzdeki eski halk inanışlarından bahsederken “kurt ağzı bağlanırdı” dediniz. Bu konuya dair bilginiz varsa biraz açıklayarak anlatabilir misiniz?
Yanıt: Kurt ağzı bağlama geleneği bir tür dua okumadır. Kurt yakalanıp da ağzı gerçekten bağlanmıyor. Bilenler için bunu söylemenin gereği yok tabi ki ama günümüzde gençler ve şehirde yaşayanlar bilmedikleri için açıklanmadığı takdirde yanlış anlayabiliyorlar.
Soru: Eskiden yaygın mıydı bu inanış?
Yanıt: Kırsal bölgelerde kurdun olduğu neredeyse her yer denebilecek kadar yaygınmış benim bildiğim. Ancak bu yerlerin bir kısmında sonradan unutulmuştur. Günümüzde ise artık neredeyse tamamen terkedilmiş bir gelenektir. Belki nadiren de olsa rastlanan yerler vardır. Bir de geçmişi hatırlayanlar veya yaşlılardan duyup dinleyenler bilirler.
Soru: Siz hatırlıyor musunuz köyünüzde kurt ağzı bağlandığını?
Yanıt: Yeniyapan ve çevresindeki Dağ Obası köylerinde de 1990’lı yıllara kadar kurtağzı bağlama geleneği uygulanırdı. Köyümüzde ağzı dualı veya dürüstlüğüne güvenilen kişiler bu geleneği yaşatmışlardır. Köyümüzde 1988 yılına kadar imamlık yapan Şuayıp Aydın’a kurt ağzı bağlatmak için köylülerimizin gittiği rivayet edilir. En son Molla Veli Gültekin'in ve Hacı Demir’in, ayrıca bazı köy imamlarının bu geleneği uyguladığına şahitlik edilmiştir.
Soru: Kurt ağzı bağlama neden ve ne amaçla yapılırdı?
Yanıt: Köylülerin ya da çobanların koyunu veya sürüsü yazıda kaybolduğunda, kurdun hayvanları parçalamaması ve sağ salim ahıla (ahıra) dönmeleri için ağzı dualı birisine başvurması ile yapılan bir tür efsundur. Canavarın (kurdun), kaybolan sürüsüne zarar vermemesi için kurtağzı bağlama duası yapılır. Çok eski bir geleneğin bugünki halidir. İşin içinde canavar (kurt) olması bu inancın İslamiyetten önce doğduğunu gösterir. Kurt köylülerin gözünde farklı bir hayvandır. Hem saygı duyulur ve korkulur hem de insanlara ve özellikle de koyunlara zararı dokunabilen bir havyan olduğu için pek de sevilmez. Yani hem iyiliği hem kötülüğü temsil eder. Yeniyapan ve çevresindeki Türkmen köylerinde kurda canavar denir. Yeniyapan’da büyüyen birisi kurdu ilk gördüğünde şaşkınlık geçirir ve hatta hayal kırıklığına uğrar. Canavar diye korktuğumuz şeyin çoban köpeklerinden daha küçük ve gösterişsiz hali bir çok çocuğu hayretlerde bırakmıştır. En azından bizim yöremizdeki türleri için böyledir. Ama bu onun çok tehlikeli olabildiği gerçeğini değiştirmez. Bu tehlike akıldan da çıkarılmaz, yoksa insanın kendisi için bile sonu kötü biten bir olaya dönüşebilir. Koyunu kaybolan birisinin en çok korktuğu şey kurdun koyunları yemesidir ya da telef etmesidir. Sahipsiz bir sürüyü, eğer bir kurt bulursa genelde telef eder. Koyunları bir bir boğarak öldürür. Çoban Türkmenler, bu hadiseyi ya yaşamışlardır ya da öncekilerden duymuşlardır. İşte kurdun karşısında aciz kalan çobanlar veya köylüler manevi bir yardım alma gereği hissederler.
Soru: Kurt ağzı nasıl bağlanırdı?
Yanıt: Sürüsü veya hayvanı kaybolan birisi eğer hayvanlarını bulamamışsa ağzı dualı birisinin yanına gider. Az önce dedim ya İslamiyetten önceki bir gelenek bu diye ama İslamiyetle’de birleşmiş daha doğrusu birleştirilmiş. Yardım istenen bu hoca abdestli olarak tek nefeste dua ya da bir Kur’an ayeti okur. Bizim köyde genelde Nas ve Fatiha Suresi okunurdu. Bundan sonra kurt gelse bile koyunu keçiyi yiyemezmiş denilirdi. Yörede bazı yerlerde içe katlanan bir bıçağın ağzı kapatılır ve iple bağlanırmış. Benim hatırlayıp bildiklerim bu kadar.
Soru: Bunun gerçekliğine inanılır mıydı? Yani kurt ağzı bağlamanın gerçekten işe yaradığı düşünülür müydü?
Yanıt: İnanıldığı için yaptırılırdı elbette. Ama kimi zamanlar canavarın hayvanları yemiş olduğu anlaşılınca ne düşünülürdü veya nasıl yorumlanırdı o kadarını hatırlayamıyorum.
Kaynak Kişi: Soner Gültekin (Yeniyapan köyü - Kaman / Kırşehir)
Derlemeci: Deniz Karakurt